Almanya Marburg Philipps Üniversitesi’nden Kayalıpınar’daki Sivas Müzesi Müdürlüğü’nden Doç. Vuslat Müller Karpe’nin danışmanlığında 2005 yılında başlayan kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nden Doç. Dr. Çiğdem Maner başkanlığında devam etmektedir.
Farklı dönemlerde yapılan kazılarda antik Asur ticaret kolonileri, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı izleri, Helenistik, Roma ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait mezarlar ile Hitit kral, prenses, prens ve görevlilerine ait çok sayıda mühür baskıları bulunmuştur. . bulundu.
Müdür Doç. Dr. Çiğdem Maner, yaklaşık 3 aydır 30 kişilik bir ekiple bu yılki çalışmalara devam ettiklerini söyledi.
Kazılarda ağırlıklı olarak antik Asur ticaret kolonisi dönemi ile Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait buluntuların ortaya çıkarıldığını belirten Maner, şöyle konuştu: “Bu yılki kazılarda sürpriz keşif, Asur dönemi yapılarında bulunan el izleri oldu. ticaret kolonisi”.
“Sıva izlerini yeniden canlandırmaya çalıştık.”
Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü’nden uzman ekibin kerpiçleri tarihlendirmek için yaklaşık 6-7 hafta önce kazı alanına geldiğini anlatan Maner, şöyle konuştu:
“O gün güneş köşede battığında duvarlarda el izleri gördüm. Ardından uzman restoratörlerimiz Aleyna Yaşar ve Ayla Gül ile o bölgelerde çalışmaya başladık. Sıva izlerini yeniden oluşturmaya çalıştık. Çok heyecan verici çünkü bunlar. Antik Asur ticaret kolonisi dönemi dediğimiz dönem Türkiye’deydi. 10’dan az kazıda ortaya çıkarıldı, dolayısıyla buradaki örnekler benzersiz ve izole, o dönemin sıvama hareketlerinin de aynı olduğunu gördük. Günümüzün sıvama hareketleri. El izlerinin ve alçı izlerinin çoğunu müzeye teşhir için verdik, bir kısmını da ziyaretçilerin görmesi için burada bıraktık.
Maner, sıva izlerinin, binaların mimarisi ve nasıl inşa edildiğine dair ciddi bilgiler sunduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Sıvaların birkaç katmanlı olduğunu fark ettik. Ayrıca ayak izi el tabakasını kaldırdıktan sonra, sıvaların birkaç katmandan oluştuğunu fark ettik. Altında hâlâ el izleri var. Bugün köydeki pek çok evin duvarlarında hâlâ sıva izleri var.” “Görebilirsin” dedi.
Anadolu’da Neolitik dönemden bu yana el izlerine rastlandığını belirten Maner, bunların şans, nazar veya aile sembolü olarak kullanıldığını söyledi.
“8 el izi ve alçı izi var”
Maner, sıvaların binaların harç analizi ve sahip oldukları mimari türü hakkında bilgi sağladığını söyledi.
Doç. sıvayı sökerken kireç katmanlarına rastladıklarını, o dönemde de günümüzde olduğu gibi akrep, böcek gibi zararlıların evlere girmesini önlemek için kireç kullanılmış olabileceğini belirtti. Dr. Maner şöyle devam etti:
“El izlerinin Türkiye’de o döneme ait tek olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle buraya ziyaretçi gelmesini umuyoruz. Ziyaretçiler 3.900 yıl önce yaşamış insanların el izlerini görebiliyor. 8 adet el izi ve sıva izi var. Anlıyoruz.” sıvama işlemini çömelerek ve tutunarak gerçekleştirdiklerini, dolayısıyla 3 bin 900 yıl önce yaşamış insanların el izlerini görebildiklerini ifade ederek, “Tüm sıvama hareketlerini anlayabiliyor ve canlandırabiliyoruz. Bu da o dönemi ve insanlarını daha da yakınlaştırıyor. Arkeoloji çok soyut bir meslek, medeniyetleri yıkıntılardan yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Bu buluntular ülkemize çok değerli bir katkıdır.”
“Burası Karum merkezleriyle bağlantılıydı”
Acem Höyük, Kültepe ve Hattuşa gibi yerlerin sömürge döneminde önemli ticaret merkezleri olduğu bilgisini paylaşan Maner, şöyle konuştu: “Bunlardan biri de Kızılırmak kıyısındaki Kayalıpınar. O dönemde Karum Samuha olarak bilinen bir yerdi. Aynı zamanda nehir ticaretinden zenginleşen tüccarların da yaşadığı bir merkezdi. Dolayısıyla tam da burası.” “Burada zengin insanların yaşadığını varsayabiliriz. Evler büyük, duvarlar kalın ve bu izler bize o dönemin insanları hakkında ciddi bilgiler veriyor. Burası Kültepe, Hattuşa, Acem Höyük gibi önemli Karum merkezlerine bağlıydı. “
“Büyüklüğü nedeniyle el izinin bir erkeğe ait olduğunu tahmin ediyoruz.”
Kazı alanında görev yapan uzman restoratör Aleyna Yaşar da bulunan el izleri hakkında bilgi verdi.
İlk etapta sağlamlaştırılarak izlerin kaldırılmasının planlandığını belirten Yaşar, şöyle konuştu: “İç cephemize güney ve doğu duvarları adını verdik. Bunların üzerinde 8 adet sökme işlemi gerçekleştirdik. Bunlar sıvanın hareket ettirilmesiyle yapılan izlerdir. Yüzeyde gökkuşağı renginde bir bulguya rastladık. Bazı buluntularda sıvacının elinin açıklığının izlerini bulduk.” “Hafriyat deposuna götürüp sağlamlaştırdık. Bulunan el izinin boyutundan dolayı bir erkeğe ait olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.